ON BEŞİNCİ PENCERE

اَلَّذٖٓى اَحْسَنَ كُلَّ شَىْءٍ خَلَقَهُ

sırrınca her şeye, o şeyin kabiliyet-i mahiyetine göre kemal-i mizan ve intizam ile biçilip hüsn-ü sanat ile tertip edilip en kısa yolda, en güzel bir surette, en hafif bir tarzda, istimalce en kolay bir şekilde (mesela, kuşların elbiselerine ve her vakit tüylerini kolayca oynatmalarına ve istimal etmelerine bak) hem israfsız, hikmetli bir tarzda vücud vermek, suret giydirmek, eşya adedince diller ile bir Sâni’-i Hakîm’in vücub-u vücuduna şehadet ve bir Kadîr-i Alîm-i Mutlak’a işaret ederler.

ON ALTINCI PENCERE

Rûy-i zeminde mevsim be-mevsim tazelenen mahlukatın icad ve tedbirlerindeki intizamat ve tanzimat, bilbedahe bir hikmet-i âmmeyi gösterir. Sıfat, mevsufsuz olmadığından elbette o hikmet-i âmme, bizzarure bir Hakîm’i gösterir.

Hem o perde-i hikmet içinde hârika tezyinat, bilbedahe bir inayet-i tammeyi gösterir. Ve o inayet-i tamme, bizzarure inayetkâr bir Hâlık-ı Kerîm’i gösterir.

Ve o perde-i inayette umuma şâmil bir taltifat ve ihsanat, bilbedahe bir rahmet-i vâsiayı gösterir. Ve o rahmet-i vâsia, bizzarure bir Rahman-ı Rahîm’i gösterir.

Ve o perde-i rahmet üstünde dahi bütün rızka muhtaç zîhayatların lâyık ve mükemmel bir tarzda iaşeleri ve irzakları, bilbedahe terbiyekârane bir rezzakıyet ve şefkatkârane bir rububiyeti gösterir. Ve o terbiye ve idare, bizzarure bir Rezzak-ı Kerîm’i gösterir.

Evet, zeminin yüzünde kemal-i hikmetle terbiye edilen ve kemal-i inayetle tezyin edilen ve kemal-i rahmetle taltif edilen ve kemal-i şefkatle iaşe edilen bütün mahlukat, birer birer bir Sâni’-i Hakîm, Kerîm, Rahîm, Rezzak’ın vücubuna şehadet ve vahdetine işaret ettikleri gibi yeryüzünün mecmuunda tezahür eden ve umumunda görülen ve kasd ve iradeyi bilbedahe gösteren hikmet-i âmme; ve hikmeti dahi tazammun eden umum masnuata şâmil inayet-i tamme; ve inayet ve hikmeti tazammun eden ve umum mevcudat-ı arziyeye