On Dokuzuncu Söz
Risalet-i Ahmediyeye Dairdir
وَمَا مَدَحْتُ مُحَمَّدًا بِمَقَالَتٖى § وَلٰكِنْ مَدَحْتُ مَقَالَتٖى بِمُحَمَّدٍ (ع.ص.م)
Evet, şu söz güzeldir. Fakat onu güzelleştiren,
güzellerin güzeli olan evsaf-ı Muhammediyedir.
On dört reşehatı tazammun eden On Dördüncü Lem’a’nın
BİRİNCİ REŞHASI
Rabb’imizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var.
Birisi: Şu kitab-ı kâinattır ki bir nebze şehadetini on üç Lem’a ile Arabî Nur risalesinden On Üçüncü Ders’ten işittik.
Birisi: Şu kitab-ı kebirin âyet-i kübrası olan Hâtemü’l-Enbiya aleyhissalâtü vesselâmdır.
Birisi de Kur’an-ı Azîmüşşan’dır.
Şimdi şu ikinci bürhan-ı nâtıkî olan Hâtemü’l-Enbiya aleyhissalâtü vesselâmı tanımalıyız, dinlemeliyiz.
Evet, o bürhanın şahs-ı manevîsine bak: Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrab, Medine bir minber… O bürhan-ı bâhir olan Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm bütün ehl-i imana imam, bütün insanlara hatip, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiya ve evliyadan mürekkeb bir halka-i zikrin serzâkiri…