İKİNCİ MAKSAT

Kıyamet ve mevt-i dünya ve hayat-ı âhiret hakkındadır.

Şu maksadın dört esası ve bir mukaddime-i temsiliyesi vardır.

MUKADDİME

Nasıl ki bir saray veya bir şehir hakkında biri dava etse: “Şu saray veya şehir, tahrip edilip yeniden muhkem bir surette bina ve tamir edilecektir.” Elbette, onun davasına karşı altı sual terettüp eder:

Birincisi: “Niçin tahrip edilecek? Sebep ve muktezî var mıdır?” Eğer, evet var diye ispat etti:

İkincisi: Şöyle bir sual gelir ki “Bunu tahrip edip, tamir edecek usta muktedir midir? Yapabilir mi?” Eğer, evet yapabilir diye ispat etti:

Üçüncüsü: Şöyle bir sual gelir ki “Tahribi mümkün müdür?”

Hem sonra tahrip edilecek midir?” Eğer, evet diye imkân-ı tahribi hem vukuunu ispat etse iki sual daha ona vârid olur ki:

Acaba şu acib saray veya şehrin yeniden tamiri mümkün müdür?”

Mümkün olsa acaba tamir edilecek midir?”

Eğer, evet diye bunları da ispat etse o vakit bu meselenin hiçbir cihette hiçbir köşesinde bir delik, bir menfez kalmaz ki şek ve şüphe ve vesvese girebilsin.

İşte şu temsil gibi dünya sarayının, şu kâinat şehrinin tahrip ve tamiri için muktezî var. Fâil ve ustası muktedir. Tahribi mümkün ve vaki olacak. Tamiri mümkün ve vaki olacaktır. İşte şu meseleler, birinci esastan sonra ispat edilecektir.

BİRİNCİ ESAS

Ruh, kat’iyen bâkidir. Birinci maksattaki melaike ve ruhanîlerin vücudlarına delâlet eden hemen bütün deliller, şu meselemiz olan beka-i ruha dahi delildirler. Bence mesele o kadar kat’îdir ki fazla