On Dördüncü Şuâ

İfademin Kısacık Bir Tetimmesi

Afyon Mahkemesine beyan ediyorum ki:

Nazarınıza ve kanun adaletine takdim edilen ifademde bulunan üç vecihle kanunsuz menzilimi basmak, beni sorguya çekmek ve tevkif etmek; üç büyük mahkemelerin hürmetlerini kırmak ve haysiyet ve adaletlerine ilişmektir, belki istihfaf etmektir.

Çünkü üç mahkeme ve üç ehl-i vukufun iki sene, yirmi senelik kitaplarımı ve mektublarımı inceden inceye tetkikinden sonra ittifakla hem bize beraet verildi hem kitaplarımız ve mektublarımız iade edildi. Ve beraetten sonra üç sene fevkalâde bir inziva ve şiddetli bir tarassud altında haftada yalnız zararsız bir mektub bazı dostlarıma yazardım. Dünya ile alâkam kesilmiş gibi idi ki serbestiyet verildiği halde memleketime gitmedim. Şimdi aynı meselede o üç mahkemenin âdilane hükümlerini hiçe saymak gibi meseleyi tazelendirmek, onların şerefini kırıyor.

Benim hakkımda adalet eden o mahkemelerin haysiyetini muhafaza için mahkemenizden rica ederim; o aynı mesele olan “Risale-i Nur” ve “cemiyetçilik” ve “tarîkatçılık” ve “ihlâl-i emniyet ve asayişi bozmak” ihtimalinden başka bir sebep, bir mesele bulunuz, beni onunla muaheze ediniz. Benim kusurlarım çoktur. Ben de size mes’uliyetime dair yardım edeceğime dair karar verdim.

Çünkü hapsin haricinde hapisten çok ziyade azap çektim. Şimdi benim için medar-ı rahat, ya kabir ya hapistir. Hakikaten hayattan usandım. Bu yirmi sene haps-i münferiddeki tazip ve işkenceli tarassudlar, ihanetler artık yeter. Sonra gayretullaha dokunur, bu