Bu acib halin sırrını gördüm ki kendilerini millet nazarında ettikleri cinayetlerinden mazur göstermek damarıyla muhaliflerini kendilerinden daha dinsiz, daha cani görmek ve göstermek istiyorlar.

İşte bu çeşit dehşetli haksızlıkların neticeleri pek tehlikeli olduğu gibi içtimaî ahlâkı da zîr ü zeber edip bu vatan ve millete ve hâkimiyet-i İslâmiyeye büyük bir sû-i kasd hükmündedir.

Daha yazacaktım fakat bu üç nokta-i esasiyeyi şimdilik dindar hürriyetperverlere beyan etmekle iktifa ediyorum.

Said Nursî

***

Adnan Menderes’e gönderilmek niyetiyle evvelce yazılan içtimaî hayatımıza ait bir hakikatin hâşiyesini takdim ediyoruz:

Hâşiye: Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve sû-i istimalleri neticesiyle, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî Meselesi’ni, dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm’ın nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum:

Ezan-ı Muhammedînin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi Ayasofya’yı, beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve hâlen İslâm’da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmi sekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur’un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilan etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm’ın teveccühünü kazandıkları gibi başkalarının zalimane kabahatleri onlara yüklenmez fikrindeyim. Dindar Demokratlar hususan Adnan Menderes gibi zatların hatırları için otuz beş seneden beri terk ettiğim siyasete bir iki saat baktım ve bunu yazdım.

Said Nursî

***