Sıkıntılı musibetlerimi hiçe indiren bir hakikatli tesellidir

Birinci: Hakkımızdaki zahmet rahmete dönmesi.

İkinci: Kader adaleti içinde rıza ve teslim ferahı.

Üçüncü: İnayet-i hâssanın Nurcular hakkında hususiyetindeki sevinç.

Dördüncü: Geçici olmasından zevalinde lezzet.

Beşinci: Ehemmiyetli sevaplar.

Altıncı: Vazife-i İlahiyeye karışmamak.

Yedinci: En şiddetli hücumdan en az meşakkat ve küçük yaralar.

Sekizinci: Sair musibetzedelere nisbeten çok derece hafif.

Dokuzuncu: Nur ve iman hizmetinde şiddetli imtihanından çıkan yüksek ilanatın tesiratındaki sürur.

Dokuz adet manevî sevinçler, öyle teskin edici bir merhem ve tatlı bir ilaçtır ki tarif edilmez, ağır elemlerimizi teskin ediyor.

Said Nursî

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Haccı men’eden, zemzemi döktüren, hakkımızda eşedd-i zulme müsaadekâr davranan ve Zülfikar ve Siracünnur’un müsaderesine ehemmiyet vermeyen ve bizi garazkârane, kanunsuz tazip eden memurları terfi ettirip hanemizden çıkan mazlumane lisan-ı hal ile yüksek ağlamamızı ve sesimizi işitmeyen bir müstebit kabinenin zamanında en rahat yer hapistir. Yalnız mümkün olsa başka hapse naklolsak tam selâmet olur.

Sâniyen: Onlar nasıl zorla en mahrem risaleleri en nâmahreme okuttular. Öyle de zorla ısrar edip bizi cemiyet yapmaya mecbur ediyorlar. Halbuki cemiyet ve komiteciliğe hiç ihtiyacımızı hissetmiyorduk. Çünkü ittihad-ı ehl-i iman cemaatindeki uhuvvet-i İslâmiye;