ve teşekkürler ile kabul edilmiş. Hususan sırf uhrevî ve imanî olan On Dokuzuncu Mektub ile Yirmi Dokuzuncu Söz’ün benim için çok ehemmiyetleri var, benim manevî servetim ve netice-i hayatımdırlar ve i’caz-ı Kur’anînin on kısmından bir kısmının cilvesini göze gösterdikleri için fevkalâde bence kıymetleri var. Hem onları, kendime mahsus olarak yazdırıp yaldızlatmışım. Hem ihtiyarlığımın gayet hazîn hatıratına dair olan İhtiyarlar Risalesi’nin üç dört nüshalarından bir tanesini kendime mahsus yazdırmıştım. Madem muaheze edilecek hiçbir dünyevî madde içlerinde yoktur, onları ve Arabî risalelerimi bana iade etmenizi bütün ruhumla istiyorum.

Hapiste ve kabirde dahi olsam o kitaplarım, bu garib dünyanın bana yüklediği beş elîm ve hazîn gurbetlerde enislerim ve arkadaşlarımdırlar. Onları benden ayırmakla, tahammülsüz bir altıncı gurbete düşeceğim ve bu çok ağır gurbetin tazyikinden çıkan âhlardan sakınmalısınız.

Mahkemenin Reis ve Azalarından ehemmiyetli bir hakkımı talep ederim

Şöyle ki: Bu meselede yalnız şahsım medar-ı bahis değil ki siz beni tebrie etmekle ve hakikat-i hale muttali olmanızla mesele hallolsun. Çünkü ehl-i ilim ve ehl-i takvanın şahs-ı manevîsi, bu meselede nazar-ı millette itham altına girdiği ve hükûmete dahi ehl-i takva ve ilme karşı bir emniyetsizlik geldiği ve ehl-i takva ve ilim, tehlikeli ve zararlı teşebbüslerden nasıl sakınacağını bilmesi lâzım olduğu için benim müdafaatımın kendim kaleme aldığım bu son kısmını, herhalde yeni huruf ile matbaa vasıtasıyla intişarını isterim. Tâ ki ehl-i takva ve ehl-i ilim, entrikalara kapılmayıp zararlı, tehlikeli teşebbüslere yanaşmasınlar ve hükûmetin şahs-ı manevîsi nazar-ı millette ithamdan kurtulsun. Ve hükûmet dahi ehl-i ilim hakkında emniyet etsin ve bu anlaşılmamazlık ortadan kalksın. Ve hükûmete ve millete ve vatana çok zararlı düşen bu gibi hâdiseler ve anlaşmamazlık daha tekerrür etmesin.

Elhak bundan dokuz sene evvel Onuncu Söz, sekiz yüz nüsha yayılmasıyla ehl-i dalaletin kalplerindeki inkâr-ı haşri kalplerinde sıkıştırıp lisanına getirmeye meydan vermedi, ağızlarını tıkadı ve