GİRİŞ

Evvela şunu itiraf edelim ki bu Tarihçe-i Hayat, büyük Üstadın hayatını tam manasıyla ifade etmekten çok uzaktır. Pek çok noktalar kısa kesilmiştir.

Hem onun şahsiyetine ait hususları aydınlatacak ve açacak mahiyetteki vak’a ve hâdiselerden birçoğu zikredilmemiştir. Serdedilen fikir ve kanaatleri teyid eden vak’a ve hâdiseler pek çoktur. Bahsetmeyişimizin yegâne sebebi, kendisinin razı olmamasıdır.

Evvelden beri hem sohbetlerinde hem mektublarında bu zamanın cemaat zamanı olup şahsî kemalât ve meziyetlerin hizmet-i imaniyede şahs-ı manevî kadar tesiri olmadığını zikretmesi; hem fâni şahsından ziyade, Kur’an-ı Hakîm’den nebean eden Risale-i Nur’a nazar edilmesini, bütün kıymet ve faziletin Risale-i Nur’da tecelli eden hakikat-i Kur’aniyeye ait olduğunu defalarca ihtar etmesi ve kendisine ait böyle bir tarihçe-i hayat hazırlandığını duyduğu zaman: “Tafsilata lüzum yok. Yalnız Risale-i Nur hizmetine dair bahisler yazılsın.” diye haber göndermesi gibi sebeplere binaen, şahsına ait bahisler gayet kısa kesilmiştir.

Üstadın hayatına temas eden ve daha ziyade hizmet-i Nuriyeye ait mektublar, müdafaalar, muhtelif zamanlara ait o zamandaki ahvalini bir derece ifade eden makale ve hatıralarını olduğu gibi koyduk. Bu suretle bu eser, istikbaldeki münevver Nur talebeleri için hakiki bir me’haz teşkil etmektedir. Muhterem edib ve muharrirler, bundan istifade ile inşâallah daha mükemmel, daha hakikatli ve faydalı tarihçe-i hayatlar hazırlayacaklardır.

Şurasını da hatırlatmak isteriz ki bu eser, muhtelif meslek ve meşreplere mensup bulunan muharrirlerin indî mütalaalarına ve ediblerin yersiz mübalağalara kaçan kalemlerine havale edilerek safiyeti bozulmamıştır.

Hem yine itiraf edelim ki Risale-i Nur’un parlak ve nurlu vasfına ve Said Nursî’nin baştan başa iffet-i mücesseme ve şecaat-i hârika