cüz’î nâmeşru hareketi için itaatinize halel vermekle Osmanlılara, İslâmlara zulmetmeyiniz! Zira itaatsizlik yalnız bir zulüm değil, milyonlarca nüfusun hakkına bir nevi tecavüz demektir. Bilirsiniz ki bu zamanda bayrak-ı tevhid-i İlahî sizin yed-i şecaatinizdedir. O yed’in kuvveti de itaat ve intizamdır. Zira bin muntazam ve mutî asker, yüz bin başıbozuğa mukabildir. Ne hâcet, yüz sene zarfında otuz milyon nüfusun vücuda getirmediği böyle pek çok kan döktüren inkılabları siz itaatinizle kan dökmeden yaptınız.

Bunu da söylüyorum ki: Hamiyetli ve münevverü’l-fikir bir zabiti zayi etmek, manevî kuvvetinizi zayi etmektir. Zira şimdi hüküm-ferma, şecaat-i imaniye ve akliye ve fenniyedir. Bazen bir münevverü’l-fikir, yüze mukabildir. Ecnebiler size bu şecaatle galebeye çalışıyorlar. Yalnız şecaat-i fıtriye kâfi değil.

Elhasıl: Fahr-i Âlem’in fermanını size tebliğ ediyorum ki: İtaat farzdır. Zabitinize isyan etmeyiniz. Yaşasın askerler!.. Yaşasın meşruta-i meşrua!..

Demek ki ben, bu kadar âlim varken böyle mühim vazifeleri deruhte ettiğimden cinayet ettim…

ON BİRİNCİ CİNAYET

Ben vilayat-ı şarkiyede aşiretlerin hal-i perişaniyetini görüyordum. Anladım ki: Dünyevî saadetimiz, bir cihetle fünun-u cedide-i medeniye ile olacak. O fünunun da gayr-ı müteaffin bir mecrası ulema ve bir menbaı da medreseler olmak lâzımdır. Tâ ulema-i din, fünun ile ünsiyet peyda etsin. Zira o vilayatta nim-bedevî vatandaşların zimam-ı ihtiyarı, ulema elindedir.

Ve o sâik ile Dersaadet’e geldim. Saadet tevehhümü ile o vakitte –şimdi münkasım olmuş, şiddetlenmiş olan– istibdatlar, merhum Sultan-ı Mahlu’a isnad edildiği halde; onun Zaptiye Nâzırı ile bana verdiği maaş ve ihsan-ı şahanesini kabul etmedim, reddettim. Hata ettim. Fakat o hatam, medrese ilmi ile dünya malını isteyenlerin yanlışlarını göstermekle hayır oldu. Aklımı feda ettim, hürriyetimi terk etmedim. O şefkatli sultana boyun eğmedim. Şahsî menfaatimi terk ettim.

Şimdiki sivrisinekler beni cebirle değil, muhabbetle kendilerine müttefik edebilirler. Bir buçuk senedir burada memleketimin neşr-i maarifi için çalışıyorum. İstanbul’un ekserisi bunu bilir.