şeriatın ahkâmını tamamen icra ve tatbiktir. Fakat itaat-i askeriyeye halel geldiğinden, nihayet derecede meyus ve müteessir oldum. Ve umum gazetelerle askere hitaben neşrettim ki:

“Ey askerler! Zabitleriniz bir günah ile nefislerine zulmediyorlarsa siz, o itaatsizlikle otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon nüfus-u İslâmiyenin haklarına bir nevi zulmediyorsunuz. Zira umum İslâm ve Osmanlıların haysiyet, saadet ve bayrak-ı tevhidi, bu zamanda bir cihette sizin itaatinizle kaimdir. Hem de şeriat istiyorsunuz. Fakat itaatsizlikle şeriata muhalefet ediyorsunuz.”

Ben onların hareketini, şecaatlerini okşadım. Zira efkâr-ı umumiyenin yalancı tercümanı olan gazeteler, nazarımıza hareketlerini meşru göstermişlerdi. Ben de takdir ile beraber, nasihatimi bir derece tesir ettirdim. İsyanı bir derece bastırdım. Yoksa böyle âsân olmazdı.

Ben ki bilfiil tımarhaneyi ziyaret etmiş bir adamım “Neme lâzım, böyle işleri akıllılar düşünsün.” demediğimden cinayet ettim…

ONUNCU CİNAYET

Harbiye Nezaretindeki askerler içine cuma günü ulema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaate getirdim. Nasihatlerim tesirini sonradan gösterdi. İşte nutkun sureti:

Ey asakir-i muvahhidîn! Otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon İslâm’ın namusu ve haysiyeti ve saadeti ve bayrak-ı tevhidi, bir cihette sizin itaatinize vâbestedir. Sizin zabitleriniz bir günah ile kendi nefsine zulmetse siz bu itaatsizlikle üç yüz milyon İslâm’a zulmediyorsunuz. Zira bu itaatsizlikle uhuvvet-i İslâmiyeyi tehlikeye atıyorsunuz.

Biliniz ki: Asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaatsizlik etse bütün fabrika herc ü merc olur. Asker neferatı siyasete karışmaz. Yeniçeriler şahittir. Siz Şeriat dersiniz, halbuki Şeriata muhalefet ediyorsunuz ve lekedar ediyorsunuz. Şeriatla, Kur’an’la, hadîsle, hikmetle, tecrübeyle sabittir ki: Sağlam dindar, hakperest ulü’l-emre itaat farzdır. Sizin ulü’l-emriniz, üstadınız zabitlerinizdir.

Nasıl ki mahir mühendis, hâzık tabip bir cihette günahkâr olsalar tıp ve hendeselerine zarar vermez. Kezalik münevverü’l-efkâr ve fenn-i harbe aşina, mektepli, hamiyetli, mü’min zabitlerinizin bir