havaya çok muhtaçtır. Bir yerde fazla kalamıyor. Tebdil-i havaya çıktığı zaman hastalığı kısmen azalıyor, rahat nefes alabiliyor.

Üstad, Risale-i Nur kesretle intişar ettiğinden ve her yerde pek çok Nur talebeleri mevcud olduğundan halklarla konuşmayı tamamıyla terk etmiştir. “Risale-i Nur, benimle sohbetten on derece ziyade faydalıdır.” deyip ziyaretçi de kabul etmemektedir. Hattâ yanındaki talebeleriyle dahi zaruret halinde konuşmaktadır.

Artık hayatının son safhasına geldiğini söylemekte, daima içinde yaşadığı ayı çıkarabileceğinden şüphe eder bir vaziyette ecelini beklemektedir. Nurların neşriyatından memnun ve müteşekkirdir. Millet ve devletçe, İslâmiyet ve saadet yolunda atılan her adımı takdir ve tasviple karşılamakta; Hak yolunda yürüyen, İslâmî şeairi ihya edenlere dua etmektedir. Aynı zamanda, âlem-i İslâm’ın maddeten ve manen selâmet ve saadetini dilemekte ve bu yolda girişilen dâhil ve hariçteki gayretlerden hadsiz derece sevinç ve memnuniyet duymaktadır.

Risale-i Nur’u Kur’an-ı Hakîm’in bu zamana mahsus bir mu’cizesi bilmekte, bu vatanı komünizm tehlikesinden Risale-i Nur’daki hakikat-i Kur’aniye muhafaza ettiğini beyan etmekte ve âlem-i İslâm’la hakiki kardeşliğe ve uhuvvete ve ittifaka medar olacağını, dünyevî ve uhrevî saadetimizin bu hakikate yapışmamızda bulunduğunu duyurmaktadır.

Risale-i Nur’un Anadolu’dan başka diğer Müslüman memleketlerde yayılmasının elzem olduğu kanaatindedir. Siyasî gayret ve faaliyetlerden evvel, Risale-i Nur’un neşrolmasının daha menfaattar olacağını ihbar etmektedir.

***