Biz de Risale-i Nur’u, onun tam vârisi biliyoruz. Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi, hakiki vâris olmanın esasını yaşamış ve yaşıyor. Onun karşısına çıkan körler ve sağırlar ve hissiz gafiller küçüleceklerdir. Böyle muazzam bir olgunluğa sahip olan Risale-i Nur, elbette bütün feylesofları, dünya ilim ve hak erbabını çağıracak ve her akl-ı selim ve kalb-i kerîm olan mübarek insanları talebesi yapacak. Bu da inşâallah uzakta değil, yakında tahakkuk edecektir. Dünya, ekseri feylesofların ve âlimlerin dediği gibi yepyeni bir oluşun eşiğindedir. Dünya, nurunu arıyor. Hakikat şairi Mehmed Âkif:

O nuru gönder İlahî asırlar oldu yeter!

Bunaldı milletin âfakı bir sabah ister.

diye, işte bu nura işaret ettiği, bugün bizce bir hakikattir.

Aziz kardeşlerimiz!

Risale-i Nur’a lâyık olacak şekilde çalışmamız için bize de dua ediniz ki Ankara muhiti, bizi içine alıp eritmesin. Nur, her ne kadar karanlığı gideriyorsa da yine onu görecek göz, anlayacak kafa lâzım. Böyle bir muhitte, gözlerimize perde inmesin. Biz bîçarelere dua ediniz. Allah hepimizi Risale-i Nur’a sarılmakla aziz din-i mübinimize hizmet edenlerden eylesin, âmin!

Bir kardeşimiz dedi ki: Bugün sabah namazından sonra şu mısralar mülhem oldu, kardeşlerimize bildirelim.

Dinim İslâm, kitabım Kur’an, imanım haktır.

Bu uğurda can vermek, ebedî yaşamaktır.

Sizleri çok seven

Ankara Üniversitesi Nur Talebeleri

***