manasız bir fikir ileri sürülse umuma şâmil olur. Evet benim, onların fevkinde bir cihet var ki o da kat’iyetle, şüphesiz şeksiz hakaik-i imaniyeyi izah etmektir. Bu ise farz-ı muhal olarak, umum ehl-i dine bir itiraz gelse bu hal bizi itirazdan kurtarmaya vesile olur.

Benim hakkımda bu kadar tahkikatla beraber daha tesbit edilmeyen ve tesbit edilse de adalet-i hakikiye noktasında bir suç teşkil etmeyen ve bir suç teşkil etse de yalnız beni mes’ul eden bir madde yüzünden, yirmi kadar masum ve bîgünah kimseleri; çoluk çocuğundan, işinden alıkoyup hapiste perişan etmek, elbette adliyenin nazar-ı adaletine uygun gelmez. Benim ile edna bir teması bulunan çok bîçare masumlar, tevkif ile mühim zararlara düçar oldular.

Şark Hâdisesi münasebetiyle nefyedilmem, iddianamede iştiraki ihsas ettiği cihetle cevap veriyorum ki: Hükûmetin dosyalarında, benim künyem altında hiçbir meşruhat yoktur; sırf ihtiyat yüzünden nefyedildiğim, hükûmetçe sabit olmuştur. Ben o zaman da şimdiki gibi münzevi yaşıyordum. Bir dağın mağarasında, bir hizmetçi ile yalnız otururken beni tutup on sene bilâ-sebep, müracaat etmediğim için dokuz sene bir köyde, bir sene de Isparta’da ikamete mahkûm edip âhirinde bu musibete giriftar ettiler.

Üçüncü İddianame

“Barla’da iken tesis-i münasebet edildiği, uzağında ve yakınında bulunan bu eşhasın maddî ve manevî yardımlarını temin ederek faaliyete giriştiği ve heyet-i umumiyesine Risale-i Nur adını verdiği ve kısım kısım yazdırdığı bu eserlerini muhtelif vasıtalarla gizli gizli çoğalttırarak Antalya, Aydın, Milas, Eğirdir, Dinar ve Van gibi mıntıkalarda, adamlarının delâletiyle neşir ve tamim ettirdiği bu eserlerden devletin emniyet-i dâhiliyesini ihlâl edebilecek olanlarına mahrem ve yarım mahrem diyerek işaretler koyduğu ve bu suretle istihdaf ettiği gayesini kendisinin de kabul ve izhar etmiş bulunduğu” hakkındaki fıkraya karşı, şu kat’î ve izahlı cevabın, sizin evvelce zaptınıza geçen “Son Müdafaa” namındaki otuz beş sahifelik müdafaatımı itirazname olarak takdim ile beraber derim ki:

Yüz bin defa hâşâ!.. İman ilmini rıza-yı İlahîden başka bir şeye âlet etmemişim ve edemiyorum ve kimsenin de hakkı yoktur ki