için ümitsizliğe düşmüyorum. Oradan ayrıldıktan sonraki füyuzattan istifade etmeyi can ü yürekten arzu ediyorum. Nâtamam kalan Otuz İki ve Otuz Üçüncü Sözler’in de itmamına muvaffak olmanızı eltaf-ı İlahiyeden niyaz eylerim.

Hulusi

***

Ben burada inşâallah emanetçi olduğum Sözler’i inayet-i Hak’la ve duanız berekâtıyla lâyıklı kulaklara duyurabileceğimi ümit ediyorum. Üstadım müsterih olunuz, bu Nurlar ayak altında kalamazlar. Onları dellâl-ı Kur’an’dan enzar-ı cihana vaz’eden Hâlık (celle celalühü) bizim gibi kimsenin ümit ve tahayyül etmeyeceği âciz insanlarla bile neşir ve muhafaza ettirir. Bu işi ben sa’yim ile kudretim ile kazandım diyen hüddam o gün görecekler ki o mukaddes hizmet, zahiren ehliyetsiz görünen, hakikaten çok değerli diğerlerine devredilmiş olur kanaatindeyim. Bu sebeple oradaki kardeşlerimizden Risale-i Nur ile çok alâkadar olmalarını rica etmekteyim.

Hulusi

***

Risaletü’n-Nur, Mektubatü’n-Nur’un mütalaası, tahrir edilmesi, başkalara neşir ve tebliğe alâ kadri’l-istitaa çalışılması gibi emr-i hayr-ı azîme havl ve kuvvet-i Samedanî ve inayet ve lütf-u Rabbanî ile muvaffak olduğum zamanlar ki bu evkatta evvelen ve bizzat bu fakir istifade, istifaza, istiane etmiş oluyor. Bu itibarla mezkûr saatleri çok mübarek tanıyor, firakına acıyor, o yaşayışın devamını, tekrarını, kesilmemesini ez-can u dil arzu ediyorum.

Fakat ne çare ki iğtinam edebildiğim kısacık vakitlerde zihnimi safileştirip Nurların karşısına, dolayısıyla Kur’an’ın mu’cizeleri mecmuasına ve aziz, muhterem üstadımın medresesine ve ol Seyyidü’l-kevneyn Peygamberimiz Efendimiz (asm) Hazretlerinin ravza-i saadetlerine ve nihayet Rabbü’l-âlemîn Teâlâ ve Takaddes Hazretlerinin huzur-u lâmekânîsine çıkıyorum. Bu sebeple cidden o nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşke enfas-ı ma’dude-i hayattan olmaya idiler diyorum.

Hulusi

***