Sâniyen: Âyet-i kerîmede فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ ve hadîs-i şerifteki تَنَاكَحُوا تَكَاثَرُوا gibi emirler emr-i daimî ve vücubî değildirler. Belki istihbabî ve sünnet emirleridir. Hem şartlara bağlıdır. Hem de herkes için her vakit değildir.

Hem de لَا رُهْبَانِيَّةَ فِى الْاِسْلَامِ “Ruhbaniyet İslâmiyet’te yoktur.” manası, ruhbanîler gibi tecerrüd merduddur, hakikatsizdir, haramdır demek değildir. Belki خَيْرُ النَّاسِ مَنْ يَنْفَعُ النَّاسَ hadîsinin sırrı ile hayat-ı içtimaiyeye hizmet etmek için içtimaî bir âdet-i İslâmiyeye terviçtir. Yoksa selef-i salihînden binlerle ehl-i hakikat inzivaya, mağaralara muvakkaten girmişler. Dünyanın fâni müzeyyenatından istiğna ve tecerrüd etmişler, tâ ki hayat-ı ebediyelerine tam hizmet etsinler.

Madem şahsî ve hususi kemalât-ı bâkiyesi için dünyayı terk edenler, selef-i salihînden çok var. Elbette hususi değil, küllî ve umumî olarak çok bîçarelerin saadet-i bâkiyeleri için