Sual: İstifham şekliyle müsavatı ifade etmekte ne mana vardır?

Cevap: Yapmış olduğu fiilinde bir faydası olmayan muhatabın fiilinin faydasız olduğuna latîf ve mukniane bir vecihle ikaz edilmesi ancak istifham ile olur ki muhatap fiilini düşündükten sonra, kötü neticesini nazara alarak kalbi mutmain olsun.

Sual: سَوَٓاءٌ kelimesi inzar ve adem-i inzardan mecaz ise aralarındaki alâka nedir?

Cevap: İstifhamın müsavatı tazammun etmesidir. Zira istifham eden adamın bilgisine göre, vücud ile adem mütesavidir. Maahâzâ bu gibi istifhamlara verilen cevaplar, ale’l-ekser şu müsavat-ı zımniye ile verilir.

Sual: Mazi sîgasıyla inzardan yapılan tabir neye işarettir?

Cevap: İkinci ve üçüncü inzarlara lüzum kalmadığına işarettir. Yani “Yaptığın inzar fayda vermedi, bundan sonra da faydasız kalır.”

Sual: İnzar etmemekte faydanın bulunmaması zahirdir. اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ kaydında ne fayda vardır?

Cevap: Sükût etmek, bazen muhatabın insafa gelip matlub işe muvafakatına sebep olur.

Sual: Kur’an-ı Kerîm, başka makamlarda terhibden sonra tergib de yaptığı halde, burada tergibi terk etmiştir. Esbabı nedir?

Cevap: Küfür makamına ancak terhib ve tahvif münasiptir. Hem de küfür gibi mazarratları def’etmek, cenneti kazanmak gibi menfaatlerin celbinden daha evlâ ve daha tesirlidir. Maahâzâ buradaki terhib, tergibi de andırıyor. Çünkü inzar ve adem-i inzarı gören hayal, zıddiyet münasebetiyle, derhal tebşir ve adem-i tebşire intikal eder.

Azizim! Her bir hükmün başka şeylere hizmet eden çok manaları olduğu ve her bir hükümden takip edilen gizli maksatlar bulunduğu ve bu kelâmın da Hazret-i Muhammed’e (asm) işaret eden manaları olduğu gibi; küfrü takbih etmek maksadıyla, büyük bir ölçüde tenkiratta bulunmuştur. Ezcümle:

Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın görmekte olduğu zahmetlerin tahfifine ve göstermekte olduğu hırs ve şiddetin tehvinine medar