de “Bizler bir fert gibi değiliz. Ancak muhteşem bir cemaatiz. Yalana tenezzül etmeyiz.” gibi ikinci bir takviye daha çıkıyor.

بِاللّٰهِ وَبِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ

Kur’an-ı Kerim, hikâye ettiği şeyleri ya aynıyla alır veya mealinin ahziyle veyahut ibaresinin telhisiyle bir tasarruf yapar.

Birinci ihtimale göre, onların erkân-ı imaniyeden yalnız bu iki rüknü ihtiyar ettikleri; rükünlerin en mühimlerini izhar etmekle sadakatlerini göstermeye işarettir. Ve aynı zamanda onlardan en ziyade kabule şâyan, zu’mlarınca bu iki rükündür.

İkinci ihtimale nazaran, Cenab-ı Hakk’ın imanın rükünleri içinde, kutub sayılan bu iki rüknü tahsis etmesi; onların kuvvetle iddia ettikleri iman, dine iman olmadığına işarettir. Çünkü bu iki rüknün de muktezasına amel ve itikad etmemişlerdir. ب nin tekrarı her iki rükne olan imanın bir cihetten olmadığına işarettir. Çünkü Allah’a iman, Allah’ın vücud ve vahdetine imandır. Yevm-i âhire iman ise o günün hak olduğuna ve muhakkak geleceğine imandır.

وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنٖينَ

Sual: اٰمَنَّا ya müşabih olan وَمَا اٰمَنُوا ye tercihen وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنٖينَ cümle-i ismiye ile denilmesinde ne hikmet vardır?

Cevap: 1- Her iki اٰمَنَّا arasında görünen zahirî tenakuzdan içtinab etmek içindir.

2- اٰمَنَّا ihbar değildir, inşadır. İnşa, nefiy ile tekzip edilemediğinden وَمَا اٰمَنُوا denilmemiştir.

3- اٰمَنَّا cümlesinden zımnen istifade edilen نَحْنُ مُؤْمِنُونَ cümlesine nefiy ve tekzibi ircâ için وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنٖينَ denilmiştir.