Ahmed Feyzi’nin de inşâallah Kastamonu Feyzi’si gibi bütün kuvvetiyle Risale-i Nur’a çalışacak bir azim ve karar suretinde mektubunu telakki ediyoruz. Fakat mahviyeti ve tevazuu pek fazla ve istedikleri de pek fazla ve mektubundaki duaları da güzel olduğundan, daimî duamızda buranın Feyzi’siyle omuz omuza girdi.

Halil İbrahim’in mektubu, belki her mektubu hem onun hem İnce Mehmed’in namına kabul ediyorum. İkisine, Hüsrev’le Rüşdü gibi bir ruh iki ceset nazarıyla bakıyorum. Cenab-ı Hak onları muvaffak etsin ve emsalini oralarda çoğaltsın. Ve o mektubda, Risale-i Nur’un talebelerinden Hâfız Mehmed Emin ve Mustafa Çavuş ile beraber, Siirtli Ahmed ve Salahaddin ve İzzeddin gibi zatlar da Risale-i Nur’la alâkadar olduklarını bildiriyor. Biz de onlara birer birer hem selâm hem onları da Risale-i Nur talebeleri içinde duada teşrik edeceğiz.

Hâfız Ali’nin mektubunda, eline geçen mektubumuzu güzelce takdir ve hülâsa etmiş. Risale-i Nur saadet-i ebediye dükkânı ve bâki elmasları sattığından fâni, kırık cam parçaları ondan istenilmemeli, tabiri çok güzel düşmüş.

Hem Isparta hem Manisa’daki bütün kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarını istiyoruz. Hapishanede, Risale-i Nur’un son kâtibi kahraman Şefik acaba sağ mıdır? Nerededir? Merak ediyorum. Halil İbrahim’den sorunuz.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Şuhur-u muharremeden sonra, hususan bahara yakın, hayat-ı dünyeviye gafleti bir derece fütur vermekle beraber; bazı sarsıntılar ve hastalıklar ve askerliğe gitme cihetinde Risale-i Nur’un hizmetine bir derece zaaf gelmiş diye endişe ediyordum. Cenab-ı Hakk’a şükür ki mektublarınız ve Âtıf Hasan’ın gelmesiyle o endişe zâil oldu. O mektubunuzda, çok ehemmiyetli bir hâdise-i Nuriyeden bahis var ki Hizbü’l-Ekberü’l-Kur’an’ı tabetmek teşebbüsüdür.

Evet, o Hizbü’l-Ekber’deki âyât; bütün Resail-i Nuriye’nin ruhu, esası, madeni, üstadı ve güneşidir. Onun tabından sonra mümkünse Risale-i Nur’un Hizbü’l-Ekberi namında Arabiyyü’l-ibare ve iki