ve vahiy ve şuhuda binaen onlarca kat’iyet kesbeden cehennemden bizi hıfzeyle, demeleri gösteriyor ki nev-i beşerin en büyük meselesi cehennemden kurtulmaktır. Ve kâinatın pek çok ehemmiyetli ve muazzam ve dehşetli bir hakikati cehennemdir ki bir kısım o ehl-i şuhud ve keşif ve tahkik onu müşahede eder. Ve bir kısmı tereşşuhatını ve gölgelerini görür, dehşetinden feryat ederler. “Bizi ondan kurtar!” derler.
Evet, bu kâinatta hayır şer, lezzet elem, ziya zulmet, hararet bürudet, güzellik çirkinlik, hidayet dalalet birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir. Çünkü şer olmazsa hayır bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlik ile, hüsnün tek bir hakikati bin hakikat ve binler çeşit hüsün mertebeleri vücud bulur. Cehennemsiz cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen her şey bir cihette zıddıyla bilinebilir. Ve bir tek hakikati, sümbül verip çok hakikatler olur.
Madem bu karışık mevcudat dâr-ı fâniden dâr-ı bekaya akıp gidiyor; elbette nasıl ki hayır, lezzet, ışık, güzellik, iman gibi şeyler cennete

