ve her tarafta bulunup tavattun etmeleri, bir Sâni’-i Mu’ciz-nüma’nın taht-ı tasarrufunda olduklarını gösterir. Güya her bir çiçek, her bir semere, her bir hayvan; o Sâni’in birer sikkesidir, birer hâtemidir, birer turrasıdır. Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, lisan-ı hal ile derler ki: “Biz kimin sikkesiyiz, bu yerler dahi onundur.”

En edna bir mahluka rububiyet, bütün anâsırı kabza-i tasarrufunda tutan zata mahsustur. En basit bir unsuru, tedbir ve tedvir etmek, bütün hayvanat ve nebatatı ve masnuatı kabza-i rububiyetinde terbiye edene has olduğunu kör olmayan görür.

Her bir fert misliyet lisanıyla der: “Kim bütün nevime mâlik ise bana mâlik olabilir. Yoksa olamaz.” Her nevi, intişarları lisanıyla der: “Kim bütün sath-ı arza mâlik ise bize mâlik olabilir, yoksa olamaz.”

Arz, tesanüd lisanıyla der: “Kim bütün kâinata mâlik ise bana öyle mâlik olabilir, yoksa olamaz.”

ON BİRİNCİ LEM’A: Cüzde cüz’îde, küllde küllîde, bütün âlemde, hayatta, zîhayatta, ihyada olan sikkelerden, hâtemlerden bazılarına işaret ettik. Şimdi nevilerdeki hesapsız sikkelerden bir sikkeye işaret edeceğiz.