hayvanlar insanların imdadına, zerrat-ı gıdaiye semeratın imdadına, mevadd-ı taamiye hüceyrat-ı bedenin imdadına koşup gelmelerine kadar cari olan düstur-u teavün ile bütün mevcudat, Kerîm bir Mürebbi’nin emriyle hareket ettiklerini gösteriyorlar.
İşte şu kâinat içinde cari olan bu tesanüd, bu teavün, bu tecavüb, bu teanuk, bu musahhariyet, bu intizam bir tek Müdebbir’in terbiyetiyle idare ve bir tek Mürebbi’nin tedbiriyle sevk edildiğine kat’iyen şehadet eden bu meşhudumuz hikmet-i âmme içindeki inayet-i tamme ve o inayet içindeki rahmet-i vâsia ve o rahmet içindeki rızk-ı âmm ve her müterezzika lâyık bir tarzda rızık vermek öyle parlak bir hâtem-i tevhiddir ki bütün bütün kör olmayan görür.
ONUNCU LEM’A: Evet, nasıl ki bir tarlada ekilen bir nevi tohum; o tarlanın, tohum sahibinin taht-ı tasarrufunda olduğunu ve o tohum da tarla mutasarrıfının taht-ı tasarrufunda olduğunu gösterir. Öyle de şu anâsır denilen mezraa-i masnuatın, vâhidiyet ve besatet ile beraber külliyet ve ihataları ve şu mahlukat denilen semerat-ı rahmet ve mu’cizat-ı kudret ve kelimat-ı hikmetin mümaselet ve müşabehetleriyle beraber çok yerlerde intişarları

