o nurani zâkirler, aynı kelimeyi tekrar ederek, icma ile manen
صَدَقْتَ صَدَقْتَ وَبِالْحَقِّ نَطَقْتَ
derler. Hangi vehmin haddi var ki böyle hesapsız imzalarla teyid edilen bir iddiaya parmak karıştırsın?
İkinci Reşha: Evet şu nurani bürhan-ı tevhid, nasıl ki iki cenahın icma ve tevatürüyle teyid ediliyor. Öyle de Tevrat, İncil gibi kütüb-ü semavînin işaratı ve irhasatın rumuzatı ve hâtiflerin beşaratı ve kâhinlerin şehadatı ve şakk-ı kamer gibi binler mu’cizatının delâlatı ve şeriatının hakkaniyetiyle teyid ve tasdik edildiği gibi; zatındaki gayet kemalde ahlâk-ı hamîdesi ve vazifesindeki secaya-yı âliyesi ve kemal-i emniyeti ve kuvvet-i imanı ve gayet itminanı ve nihayet vüsukunu gösteren fevkalâde takvası ve fevkalâde ubudiyeti ve fevkalâde ciddiyeti ve fevkalâde metaneti, şu bürhan-ı nâtıkın davasında sadık olduğunu aşikâre gösteriyorlar.
Üçüncü Reşha: Eğer istersen gel asr-ı saadete, Ceziretü’l-Arab’a gidelim. Hayalen olsun o zatı vazife başında görüp ziyaret edelim. İşte bak: Hüsn-ü sîret ve cemal-i suret ile mümtaz bir zatı görüyoruz ki elinde mu’ciz-nüma

