bulmamışlar. Yalnız eskiden yazdığım tarîkatların hakikatlerini ilmen beyan eden Telvihat Risalesi var ki bir ders-i hakikattir ve yüksek bir ders-i ilmîdir, tarîkat dersi değildir.

Hürriyet-i vicdanı esas tutan hükûmet-i cumhuriyenin, elbette bu milletin milyarlar ecdadının ruhları bağlandığı bir hakikate ve onun yolunda dünyaya meydan okudukları ve iman-ı tahkikîyi galibane felsefeye karşı ispat eden bir eseri ve hâdimlerini himaye etmek, ehemmiyetli bir vazifesidir. Yoksa o zayıf hâdimin ellerini bağlayıp binler düşmanlarını ona saldırtmaya, hiçbir vecihle o cumhuriyetin düsturları müsaade etmez. Cumhuriyet beni dinleyecek diye şekvamı yazdım. Evet حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكٖيلُ derim.

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Hem manevî hem maddî birkaç cihette sorulan bir suale mecburiyet tahtında bir cevaptır.

Sual: Neden ne dâhilde ne hariçte bulunan cereyanlara ve bilhassa siyasetli cemaatlere hiçbir alâka peyda etmiyorsun ve Risale-i Nur ve şakirdlerini mümkün olduğu kadar o cereyanlara temastan men’ediyorsun? Halbuki eğer temas etsen ve alâkadar olsan birden binler adam Risale-i Nur dairesine girip parlak hakikatlerini neşredeceklerdi hem bu kadar sebepsiz sıkıntılara hedef olmayacaktın.

Elcevap: Bu alâkasızlık ve içtinabın en ehemmiyetli sebebi: Mesleğimizin esası olan ihlas bizi men’ediyor. Çünkü bu gaflet zamanında hususan tarafgirane mefkûreler sahibi, her şeyi kendi mesleğine âlet ederek hattâ dinini ve uhrevî harekâtını da o dünyevî mesleğe bir nevi âlet hükmüne getiriyor. Halbuki hakaik-i imaniye ve hizmet-i Nuriye-i kudsiye, kâinatta hiçbir şeye âlet olamaz. Rıza-yı İlahîden başka bir gayesi olamaz. Halbuki şimdiki cereyanların tarafgirane