edecektir. Ve âlem-i İslâm’daki yeni yeni İslâm devletlerinin teşekkülleriyle o rahmetli bulut teşekküle başlamıştır.

Eğer medeniyet böyle haysiyet kırıcı tecavüzlere ve nifak verici iftiralara ve insafsızcasına intikam fikirlerine ve şeytancasına mugalatalara ve diyanette lâübalicesine hareketlere müsait bir zemin ise herkes şahit olsun ki o saadet-saray-ı medeniyet tesmiye olunan böyle mahall-i ağraza bedel, vilayat-ı şarkiyenin hürriyet-i mutlakanın meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih ediyorum. Zira bu mimsiz medeniyette görmediğim hürriyet-i fikir ve serbestî-i kelâm ve hüsn-ü niyet ve selâmet-i kalp, Şarkî Anadolu’nun dağlarında tam manasıyla hüküm-fermadır.

Bildiğime göre edibler edepli olurlar. Edepsiz bazı gazeteleri nâşir-i ağraz görüyorum. Eğer edep böyle ise ve efkâr-ı umumiye böyle karmakarışık olsa şahit olunuz ki böyle edebiyattan vazgeçtim. Bunda da dâhil değilim. Vatanımın yüksek dağlarında yani Başit başındaki ecram ve elvah-ı âlemi, gazetelere bedel mütalaa edeceğim.

Muarradır feza-yı feyzimiz şeyn-i temennadan

Bize dâd-ı ezeldir, zîrden bâlâdan istiğna

Çekildik neşve-i ümitten, tûl-i emellerden

Öyle mecnunuz ki ettik vuslat-ı leyladan istiğna…

Tenbih: Medeniyetten istifam, sizi düşündürecek. Evet, böyle istibdat ve sefahete ve zilletle memzuç medeniyete, bedeviyeti tercih ediyorum. Bu medeniyet, eşhası fakir ve sefih ve ahlâksız eder. Fakat hakiki medeniyet nev-i insanın terakki ve tekemmülüne ve mahiyet-i neviyesinin kuvveden fiile çıkmasına hizmet ettiğinden, bu nokta-i nazardan medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir.

Hem de mana-yı meşrutiyete ibtila ve muhabbetimin sebebi şudur ki:

Asya’nın ve âlem-i İslâm’ın istikbalde terakkisinin birinci kapısı, meşrutiyet-i meşrua ve şeriat dairesindeki hürriyettir. Ve tâli’ ve taht ve baht-ı İslâm’ın anahtarı da meşrutiyetteki şûradır. Zira şimdiye kadar üç yüz yetmiş milyon İslâm, ecanibin istibdad-ı manevîsi altında eziliyordu. Şimdi hâkimiyet-i İslâmiye, âlemde bâhusus bundan sonra Asya’da hüküm-ferma olduğu halde her bir ferd-i