muammasını keşif ve hall ve izah eden ve haşr-i beşerî bir sinek ihyası kadar kolay olduğunu ispat eden Yirminci Mektub ve tabiat-perestlerin fikr-i küfrîlerini esasıyla bozan ve tahrip eden Tabiat Risalesi namındaki Yirmi Üçüncü Lem’a gibi Risale-i Nur’un çok cüzleri var. Bunların yalnız birisindeki muammayı keşfeden bir âlim, bir edib, bir profesör hangi hükûmette olsa takdirle mükâfat ve ikramiye verileceğini, bu risaleleri dikkatle mütalaa eden tasdik eyler.

Bu beyanatıma, sadedden hariç tafsilat nazarıyla bakmamak gerektir. Çünkü Risale-i Nur’un yüzden ziyade risaleleri benim evrak-ı tevkifiyem hükmüne geçmiş olduğundan hem heyet-i hâkime tetkik ile mükelleftir hem ben izah ve cevap vermeye, Kur’an’a ve âlem-i İslâm’a ve istikbale alâkadarlığı cihetiyle mecburum.

Madem bir meselenin tam tenevvürü, herhalde uzak ve yakın bütün ihtimalleri beyan etmekle olur. Meselemize ait uzak bir ihtimali beyan etmeye ihtiyaç var. Şöyle ki:

Eğer dinsizliği ve küfrü kendine meslek ittihaz eden bedbaht bir kısım adamlar, bir maksad-ı siyasînin perdesi altında hükûmetin bazı erkânına hulûl edip iğfal etseler veya memuriyet mesleğine girseler ve Risale-i Nur’u desiselerle imha ve beni tehditleriyle susturmak için deseler: “Taassub zamanı geçti. Maziyi unutmak ve istikbale bütün kuvvetimizle müteveccih olmak lâzım gelirken, senin irticakârane bir surette dini ve imanı kuvvetli ders vermen işimize gelmez!”

Elcevap: Evvela, o mazi zannedilen zaman ise istikbale inkılab etmiş ve hakiki istikbal odur ve oraya gideceğiz.

Sâniyen: Risale-i Nur tefsir olduğu haysiyetiyle, Kur’an-ı Hakîm ile bağlanmış. Kur’an ise küre-i arzı arşa bağlayan cazibe-i umumiye gibi bir hakikat-i cazibedardır. Asya’da hükmedenler, Kur’an’ın Risale-i Nur gibi tefsirleriyle mübareze edemezler. Belki musalaha ederler, ondan istifade ederler ve himaye ederler.

Amma benim susmam ise madem âdi bir keşif yolunda ve ehemmiyetsiz bir fikr-i siyasî peşinde ve dünyevî bir haysiyet yüzünden çok ehl-i izzetin başları feda edilse; elbette koca cennetin fiyatı olacak bir servet ve hayat-ı ebediyeyi kazandıracak bir âb-ı hayat ve bütün feylesofları hayrette bırakacak bir keşfiyat yolunda, vücudum zerreleri adedince başlarım bulunsa ve feda edilmesi lâzım gelse bilâ-tereddüt feda edilir. Hem beni tehdit veya imha suretiyle susturmak, bir dil yerine bin dil konuşturacak. Yirmi seneden beri