geldiği gibi Risale-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper istimal edilmemeli.

Evet, Risale-i Nur’a ilişenler tokat yerler, yüzer vukuat şahittir. Fakat Risale-i Nur tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasd ile tokatlar gelmez. Çünkü sırr-ı ihlas ve sırr-ı ubudiyete münafîdir. Bizler, bizlere zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur’da istihdam eden Rabb’imize havale ediyoruz.

Evet, dünyaya ait hârika neticeler bazı evrad-ı mühimme gibi Risale-i Nur’da çokça terettüp ediyor. Fakat onlar istenilmez belki verilir. İllet olamaz, bir fayda olabilir. Eğer istemekle olsa illet olur, ihlası kırar, o ibadeti kısmen iptal eder.

Evet, Risale-i Nur’un o kadar dehşetli muannidlere karşı galibane mukavemeti, sırr-ı ihlastan, hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i imaniyeden başka bir maksat takip etmemesinden ve bazı ehl-i tarîkatın ehemmiyet verdikleri keşif ve keramet-i şahsiyeye ehemmiyet vermemesindendir. Ve velayet-i kübra ashabları olan sahabîler gibi veraset-i nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır.

Evet, Risale-i Nur’un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası her şeyin fevkindedir, başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor.

Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatle Risale-i Nur dairesine girenler, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli emareler var.

İkincisi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan takarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle her bir hakiki sadık şakird; binler dillerle, kalplerle dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melaike gibi kırk bin lisan ile tesbih etmektir. Ve ramazan-ı şerifteki hakikat-i Leyle-i Kadir gibi kudsî, ulvi hakikatleri, yüz bin el ile aramaktır.

İşte bu gibi netice içindir ki Risale-i Nur şakirdleri, hizmet-i Nuriyeyi velayet makamına tercih eder; keşif ve keramatı aramaz ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz; vazife-i İlahiye olan muvaffakıyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak oldukları şan ve şeref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere