noktaların, müdafaatımda izahatı vardır; birbirini tekmil eder. 163’üncü madde-i kanuniyenin tazammun ettiği mana, kuyud-u ihtiraziye ile beraber ve vâzı-ı kanunun irade ettiği maksat, asayişin ihlâline medar olmamak olduğuna binaen; ihlâl-i asayişe işaret ve delâlet edecek hiçbir emare ve tereşşuhat, benim ve risalelerim yüzünde görülmediği ve zaptınıza geçen müdafaatımda yirmi defa kat’î bir surette bu kanunun meselemizle alâkası olmadığını ve kat’iyen cezayı müstelzim bir cihet bulunmadığını ispat ettiğim halde; her nasılsa bidayetteki evhamın tesiratıyla, o madde-i kanuniye ile bizi muaheze etmek için mezkûr maddeyi ileri sürmek hiçbir vecihle şan-ı adalete yakışmayacağından, beraetimi talep eyleyerek en son sözüm:

حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكٖيلُ ۞ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِىَ اللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ

عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظٖيمِ

***

İddianameye Karşı İtiraznamem

Ey heyet-i hâkime ve ey müddeiumumî! Bu iddianamede sebeb-i ittihamım her bir maddeye karşı, istintak dairesinde zaptınıza geçen müdafaatımda cevapları vardır. Hususan “Son Müdafaatım” namındaki otuz beş sahifelik bir müdafaanameyi, itiraz yerine size takdim ediyorum. Bu noktaya nazar-ı adalet ve insafı çevirmek için derim ki:

On seneden beri Isparta vilayetinde, mazlum bir surette, tazyik altında asayiş-i dâhiliye ve emniyet-i umumiyeye zarar verecek hiçbir emare, hiçbir tereşşuhat olmadığı halde, emniyet-i dâhiliyeyi ihlâl etmek teşebbüsü ile ittiham edilmekliğime hangi insaf, hangi vicdan müsaade eder? Eğer 163’üncü madde-i kanuniye manasına bizim hakkımızda vech-i tatbiki gibi mana verilse o vakit başta Diyanet Riyaseti, bütün imamlar, hatipler ve vaizlere teşmil etmek lâzım gelir. Çünkü hayat-ı diniyeyi telkin etmekte onlarla beraberiz. Eğer telkinat-ı diniye, emniyet-i dâhiliyeyi, mutlaka ihlâl etmek gibi